Kişilerin değil, Boluspor’un peşinde

Herkes aynı gözle bakacak değil ya. Her insanın futbola bakış açıları farklı farklı. Oynanmış bir müsabakaya yönetici bir ayrı bakar, her köşe yazarı bir ayrı…

Seyirci bir başka, taraftar ise bir başka, teknik direktör ve futbolcu bir başka gözle görür oynanmış olan müsabakayı.

Yani herkesin bakış açısı bulunduğu yere göre değişir. Duygusallıklar, hırslar, özel sevgiler veya sevgisizlikler kişileri etkiler.

Ben de geçtiğimiz haftalarda Hz. Mevlana’ nın ‘Herkesin bakmadığı yönden bak dünyaya’ sözünden esinlenmiş ve ‘Kişilerin değil, Boluspor’un peşinde’ gözü ile bakmıştım oynanan müsabakalara.

***

Mesela Manisaspor maçı…

2-0 kazanmıştık ama daha önceki oynadığımız maçlar ile karşılaştırdığımızda oynanan oyunun iç açıcı olmadığını ifade etmiş, bunun nedeni olarak da ihtimaller sıralamıştım.

‘Diğer takımların futbolcuları da üzerlerine koyup geldikçe, takımların kaliteleri ortaya çıkıyor olabilir mi?’ diye sormuştum.

Sonra ‘…yedek kulübesine bakıyorum, çıkanla giren arasındaki kalite ve tecrübe faktörler oyunumuzu olumsuz etkiliyor’ diye kendime göre değerlendirme yapmıştım.

Birkaç olumsuz tepki ile de karşılaştım.

 ***

Bu maçtan sonra Hatayspor maçını oynadık. Hasani’nin ve Liço’nun olduğu bu maçta da daha önce de ifade ettiğim gibi oynamış olduğumuz ilk dört maçta ki kaliteyi mumla aradık.

Uzatma dakikalarında Hatayspor’un attığı 3. gol hakem tarafından iptal edilmiş olmaSAYDI, Hasani’ nin son dakika içinde attığı frikik golü ile beraberlik yakalanmaSAYDI, hepimiz olumsuz bir gözle bakacaktık Boluspor’a.

Yani Hasani’ nin attığı o gol ile düşünceleri değiştirdi.  Ama benim için iyi oynamadığımız gerçeğini değiştirmedi.

***

Bu hafta ise sahamızda Ümraniyespor ile karşılaştık. Hatayspor gibi Ümraniyespor’un da transfer tahtası kapalı. ‘Günü kurtaralım, yarına Mevla kerim’ düşüncesi ile toplayabildikleri kadar puan toplamaya çalışıyorlar.

Boluspor maçına kadar tek galibiyetini Hatayspor’dan almış olan Ümraniyespor’un, Boluspor’ a gol atabilmesi ya bir duran topa ya da yapacağımız büyük bir hataya bağlıydı.

Bu maçta final pasları atabilecek, duran topları değerlendirebilecek Hasani’nin ve rakibi zorlayacak olan Liço’nun eksikliğini takım olarak hissettik.

Tabii Barış’n da…

Oyunun geneline baktığımızda top hâkimiyeti baştan sona bizdeydi. Ancak ya son vuruşlardaki beceriksizliğimiz ya da iyi yerlerde bulunamayışımızdan dolayı golü bulamadık. İster şans diyelim ister beceriksizlik topu bir türlü ağlar ile kucaklaştıramadık.

Bizim şanssızlığımız onların şansı oldu ve savunmamızda yapılan hatalar zinciri ile Ümraniyespor golü buldu.

***

Bir önceki yazımda‘…yedek kulübesine bakıyorum, çıkanla giren arasındaki kalite ve tecrübe gibi faktörler oyunumuzu olumsuz etkiliyor’ diyerek ihtimaller sıralamıştım. Üzgünüm ama bu gerçek.

İnanıyorum ki, Ümraniyespor maçında Hasani, Liço ve Barış olSAYDI, sahamızda oynadığımız bu maç lehimize bitebilirdi.

O zaman Hasani’ ye ve Liço’ ya soralım; ’oynanan 6 maçta 4 sarı kart neyin nesi?’

***

‘‘Diğer takımların futbolcuları da üzerlerine koyup geldikçe, takımların kaliteleri ortaya çıkıyor olabilir mi?’ diye sormuş, kendime göre bir görüş ifade etmiştim ya…

Mustafa Hocamız ise daha önce yapmış olduğu bir açıklamasında, ‘…Zaten ligin oturması aslında zaman alacaktır. Bu milli aradan sonra da zaten 2-3 hafta dalgalanma olacaktır. 7-8. Haftalarda özellikle 2. Milli aradan sonra ben tamamen dengelerin oluşacağını ve TAKIMLARIN net HEDEFLERİNİ koyabileceğini düşünüyorum’ demişti.

Bu neydi?

Pek çok kişinin işine gelmese de, ‘Doğru söz söyleyene zararlı, dinleyene yararlı’ sözünden yola çıkarak, ülkemizdeki futbol gerçeğinin aynı dili konuşanlarca dobra dobra söylenmesi…

***

Terazinin bir kefesine oynamış olduğumuz rakipleri, diğer kefesine de oynayacak olduğumuz rakipleri koyacak olursak;

Hocamızın açıklamasında kullanmış olduğu TAKIMLAR net HEDEFLER’ ifadesinin ne anlama geldiğini daha iyi anlarız.

                                            24.09. 2025

                                       Muharrem Demirel