Boluspor camiası, yine o meşhur deplasmanda bir puan candır, ama neden üç olmasın ikilemini yaşadı.
Iğdır deplasmanından getirilen 1-1’lik skor, kağıt üzerinde kabul edilebilir dursa da, maçın hikayesi (ve o meşhur TRTSpor’un maç aktarıcısı) midemizde acı bir tat bıraktı.
Yeni bir başlangıç,
Diyerek yolcu ettiğimiz Mustafa Er'in ardından, gelen yeni hocamız, Ertuğrul Arslan’ın ilk teknik direktörlük deneyimi;
XXX
Dört gün, Mars’a roket fırlatmak için kısa gelebilir.
Ve Fakat..
10 kişi kalmış, bir TFF 1. Lig takımına karşı daha organize hücum etmek yeterli olmalıydı.
XXX
Karşılaşma!
Geçen hafta penaltıya sebep olan o Liço, bu hafta 9. dakikada kafayla adeta eski takımına nazire yaptı.
Demek ki bir futbolcu sakarlık yapsa da, var olan iştahı ve eksilmeyen yetenekleri ile küllerinden doğabiliyor.
Kader ağlarını ördüğünde;
Iğdır FK’dan Mendez’in hem direkten dönen aşırtma vuruşunda yürekler ağzımıza gelmiş, hem de Hasani’nin aşil topuğuna basarak "VAR" desteğiyle kırmızı kart görmesi dışarı fırlamaya niyetli kalbimize su serpmişti.
XXX
Boluspor'un lehine gelişen bu olay, maçın dönüm noktası olmalıydı.
Aksine!
Iğdır FK’nın kendine gelmesine, yavaş yavaş oyuna ısınmasına vesile oldu.
Oyuncularımız sarı kartları yedikçe Boluspor’un iştahı kesildi, Iğdır FK’nın iştahı açıldı..
XXX
Ancak Iğdır çilesinin en büyük trajedisi, sahadan ziyade, EKRANIN KENARINDAN geldi.
İsimler geç söyleniyor, isimler anılmıyor, pozisyonlar bulanık, maça konsantre değil ve hiçbir ön analiz yapılmamış.
Ama asıl facia;
Ofsayt ile iptal edilen pozisyona “GOOL”, ceza sahası dışındaki elle oynamaya "PENALTI!" diye haykırmasıydı.
Aman Allah’ım!
Bu, Iğdırspor'a olan sevgisinden midir, yoksa maça "heyecan katma" adı altındaki "ZIVANADAN ÇIKMA" çabası mıdır, bilemedik.
Sanırım TRT’nin kurumsal kimliği, bu "Iğdır ağırlıklı mental destek" karşısında biraz sallantıya uğramıştır.
XXX
Boluspor'da her hafta bir futbolcu sakar damgası yiyor.
Ya rakip yaka paça yapılıyor, ya da Kouagba misali karakucak stili yere indiriliyor.
Önceden berabere kaldığımızda, mağlup olduğumuzda bile iyi görüntü veriyorduk.
Şimdi 10 kişiye üstünlük sağlayamayınca, bu iyi görüntü de kayboldu.
XXX
90 dakika maçı izlerken yaşadıklarımız film setlerini aratmayacak derecede heyecan verici idi.
İlk yarıda, "Bu maçı Boluspor rahat alır," rahatlığı ile izlerken, ikinci yarıda takımın üzerine çöken o garip hüzün, yerini heyecandan ziyade “Şimdi penaltıya kim neden olacak?" kuşkusuna bıraktı.
Penaltılar, iptaller, VAR’lar, YOK’lar, sarı/kırmızı kartlar...
Her şey vardı.
Ama en önemlisi, Boluspor'un kendi elleriyle rakibe verdiği "hediyeler"
Ertuğrul Hocamız;
Almanya’da bir teknik direktör dört günde Gegenpressing sistemini takımına oturtur..
O diil de!
Bizde de dört günde "kim kime sarılmayacak" provası ve sarı kart uyarısı pekâla yapılabilirdi.
XXX
İşin en garip yanı ise, rakibin EKSİ’lmesine rağmen bizim ARTI’ya geçemememiz. Iğdır’dan Mendez, 54’te kırmızı gördü.
Milli ara öncesi Erokspor’dan Kanga, 42’de atılmıştı.
İki haftada on kişi kalmış takımlara beş puan bıraktık.
Hiçbir direnç göstermeyen Iğdır karşısında tam altı, Erokspor maçında beş sarı kart.
İki karşılaşmada toplam on bir sarı kart
Bu sarı kartların neye işaret ettiğini, sebeplerinin ne olduğunu buradan yazmak afaki, rastlantı ve işgüzarlık olur.
Bunu en iyi giden/gönderilen Mustafa Er, yeni teknik direktör Ertuğrul Arslan ve yönetim bilebilir.
XXX
Hoca dört günde mental hazırlık yapamadı hadi o tamam da! oyuncular sanki "gösteri amaçlı kart toplama" yarışmasına katılmış gibiydiler.
Zira, 10 kişilik rakibe karşı alınan 1 puan, alınan 6 sarı kartla birleşince, bize ancak şunu dedirtiyor:
Şimdi!
Mecazen şuraya çözüm odaklı bir cümlemi bırakıp çıkıyorum.